“Ne zaman, nasıl gönüllü oldum hiç bilmiyorum; galiba ben gönüllü olanlardan değil de doğanlardanım. Küçükken sokaktaki yavru kedilere yuva yaparak başladım gönüllülüğe, sonra ardı arkası
“Her şeyi yaşayarak öğrendim. Devlet koruması altında yetişen hiç çevresi olmayan, iki lafı bir araya getiremeyen, toplum içinde konuşamayan bir insandım. Ta ki ben lise
“Gönüllülük kavramını, üniversitemin ilk yılında Habitat Derneği sayesinde tanıdım. Her şey, karşıma yaşıtım birisinin geçip bana bir şeyler anlatması ve bunu herhangi bir karşılık beklemeden
“Benim gönüllülük hikayemin nerede başladığını tam olarak bilmiyorum. Buna gönüllülük hikayem diyebileceğimden de çok emin değilim. Sanırım esas soru, ‘Etrafım ile kurduğum bağ nasıl gelişti
“Hayat eğer yüzüme gülüyorsa, karşıma iyilikler çıkıyorsa bunların en önemli sebebi, çıkarsızca köylerdeki çocuklara umut olmaya çalışmam, onlara sevgiyi anlatmamdır. Bir Çocuk Bir Umut Derneği
“İlk gönüllülük deneyimim, Eskişehir’deki üniversite yıllarımda Let’s Do It! çöp toplama kampanyasına katılmamla gerçekleşti. Fiziksel olarak çok yorucu olan bu iş, bende manevi olarak bir
“Tolstoy’un meşhur bir sözü var: ‘Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.’ Her şey bu cümle ile başladı, sonra sağ elim kalbimin üstüne yaklaştı ve
“İnsan bu güzel işe gönül verdikçe bir anda hayatının en güzel parçası oluyor. Aklında, kalbinde, yaşamın her yerinde… Her zaman içimde birisine bir umut ışığı
“2011 yılında daha açılımını bile bilmediğim Avrupa Gönüllü Hizmeti (AGH/EVS) projelerini araştırmakla gönüllülük hikayem başladı. Gazi Üniversitesi’nin ortak olduğu proje sayesinde Sicilya’ya gönüllü olarak gitme
” ‘Seni sayıların sonsuzluğu kadar çok seviyorum hocam…’ Beş yaşlarında gözleri pırıl pırıl bakan kocaman yürekli bir çocuk, size duyduğunuz en güzel sevgi sözcüğünü söylediğinde
“Benim gönüllülük hikayem sekiz sene önce başladı. Üniversitenin ilk senesi henüz ne yapacağımı bilmiyorken, AIESEC’le tanıştım. Hayatımda ilk kez yüreğime bu kadar dokunan bir işin
“Benim gönüllülüğüm bir kuruma bağlı olmadan başladı. Ablam Ağrı’da bir köye atandığında ben de onunla beraber gitmiştim. Köyde tek öğretmendi, ben de iki hafta kadar
“Kendimi bildim bileli hep bir şeyleri sorgularım. Çok sevdiğim biri de ‘bir şeyi beğenmiyorsan onu değiştir ama şikayet etme’ demişti, öyle de yaptım. Birçok okul
“Gönüllü olmak gerçekten hissederek ve inanarak yapılacak en güzel işlerden biriymiş. Annem sayesinde, ilk adımı Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV)’de attım. Hayatımın en güzel zamanlarının
“Gönüllülüğe başlamamı; halihazırda sosyal hizmet bölümünü okuyor olmam ve içimdeki enerji, istekle gönüllülük kavramının uyuşması tetikledi. Gönüllülük deneyimim ilk olarak Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) vasıtasıyla