Merve Karataş
“Ben gönüllülük sürecime, küçük ve sosyal imkanları az olan bir şehirde büyüdüğüm için geç başladım. İlkokul yıllarımda çok hiperaktiftim ve kafama koyduğum her şeyi yapardım. Bunun sayesinde sınıfımda benimle birlikte okuyan ve maddi durumu iyi olmayan arkadaşlarıma yardımcı olurdum; yemeğimi paylaşırdım, ödevlerine destek olurdum. Gönüllülüğü tam anlamıyla üniversitede deneyimledim ve çocuklarla birlikte çalışabilmek için TEGV Çukurbostan Öğrenim Birimi’nde görev aldım. Burada pedogojik yaklaşım ve iletişim eğitimleri aldım. Orada çocuklarla birlikte etkinlikler ve eğitimler yapmak beni motivasyon olarak çok iyi toparladı, çocukların da birer birey olduğunu daha iyi öğrendim ve içimdeki çocuğun asla ölmediğini keşfettim. Bu süreçte öğrenim birimine aktif olarak katılım gösteremeyen bir çocuk beni çok etkiledi. Tanıştığım bu çocuğun süt ve süt ürünlerine karşı bir hastalığı vardı. Onun yemek yemesine yardım ediyordum, bu sayede ondan çok şey öğrendim çünkü ne olursa olsun çocuklar ile kurulacak doğru iletişimin ve yaklaşımın anahtarı, sevgiydi. Motivasyonumun düştüğü anlarda onu tekrar yükseltmeyi, özellikle o çocuğa ve birimdeki diğer çocuklara borçluyum. Çünkü bana her zaman, karşılaştığım olumsuz durumlar ile mücadele etmemde yardımcı oldular. TEGV’de geçen iki yılda en çok özlediğim şey çocuklarla geçirdiğim o eğlenceli anlar. Okulum bittikten ve iş aramaya başladıktan sonra gönüllülüğe ara verdim. Bu sürede yüksek lisans yapmaya başladım ve tam da o zamanlar Demgoodcoffe’nin iş ilanına denk geldim ve iş için başvurdum. Burada işe başladıktan sonra buranın gönüllüsü de oldum. Burada sivil toplum alanında çalışıp farklı sosyal girişimlerde bulunan işitme engeli olan ve olmayan birçok insanla tanıştım ve işaret dili öğrendim. Türk İşaret Dili’nin (TİD) İngiliz İşaret Dili gibi farklı bir dil olduğunu gördüm. Bugün Demgoodcoffe’de çalışmaya devam ediyorum ve burada bulunmak beni çok mutlu ediyor.”
(İstanbul, Türkiye)
Gönüllülük yoluyla Dünya’yı nasıl değiştiriyorsun?