Genel

“Gönüllü olarak çalışmaya üniversite yıllarımda başladım. Bir ilkokulda yeni bir proje başlatıldığını ve gönüllü olacak İngilizce öğretmenleri aradıkları haberini almıştık. Birkaç arkadaş ile birlikte ikinci sınıf öğrencilerine İngilizce öğrettik. Bu süre boyunca yaşadığım güzel duyguları tarif etmem o kadar zor ki; minik öğrencilerin karşılıksız sevgisi, size sarılması, sevgi mektupları yazması, öğrenme çabası ve daha birçok şey bu duygulara dahildi. Ne zaman yola çıksam, içimde büyük bir sevinç ve öğretme çabası vardı. O zaman gönüllü olmanın ne kadar değerli olduğunu anlamıştım. Hele ki, seneler sonra öğrencilerinizin size yazması, sizi hala unutmaması bir o kadar duygu dolu ve sevindiriciydi. Sonra Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ailesinin bir üyesi oldum ve çeşitli aktivitelerde yer aldım: Huzurevini ziyaret ettik, Otizm Vakfı’na giderek arkadaşlarımızla güzel ve eğlenceli zamanlar geçirdik. Arkadaş iken aile olduk. Ben ve arkadaşlarım elimizden geleni yapmaya çalıştık. Hayatımda geçirdiğim en unutulmaz zamanlardı. Dünya çapında yürütülen gönüllü temizlik kampanyasına katılarak katkıda bulunduk. Tabi bu anlattıklarım üniversite yıllarında idi. Seneler geçti ama bendeki gönüllülük aşkı bitmedi. Küçük bir yardımda bulunmak ve iyilik yapmanın hayatımızı anlamlı kıldığına ve topluma fayda sağlayacak bir şeyler yapmamız gerektiğine inanıyorum. Kitap yazmak hep hayalimdi ama sadece bu kadarla kalmıyordu. Hayalim ile gönüllülük bağını anlamlandırmak için bir şeyler yapmalıydım. Bu nedenle, “Kitap satışından elde edilen gelir Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı’na (LÖSEV) bağışlanacak.” diye karar verdim. Yani diyorum ki: “İyilik olan her yerde umut daima vardır.” Sevgiyle kalın, gönüllü kalın.”

(Varşova. Polonya)

Gönüllülük yoluyla Dünya’yı nasıl değiştiriyorsun?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.