“Gönüllülük aslında hayatın içinde, her anında. Bu sebeple gönüllüğe şu tarihte başladım diye belirtemem fakat gönüllü olduğumu hissetmeye başlamam, Bi’ Dünya Umut’la tanışmama dayanıyor. Projenin içerisinde yer alan ‘umut, çocuk, eğitim, gelecek’ gibi kavramlar hayatım boyunca hep hassasiyet duyduğum, değer verdiğim konular olmuştu. En başında sahip olduğum farkındalığı artıracağını, yanı sıra mesleki anlamda bana sağlayacağı kazanımları öngörerek topluluğun içerisinde yer alma kararı aldım. Fakat sonra, aktif olarak katıldığım ilk proje deneyimim ile birlikte gönüllü olmanın bana katacaklarından çok benim ona katacaklarım bu işi değerli kıldı. Daha fazla sorumluluk almayı sevmeyi, sahip olduklarımı, sorumluluklarımı yerine getirdikçe hissettiklerime borçluyum. Bi’ Dünya Umut’a sırasıyla Kütahya, Samsun ve Kars projelerinde eşlik ettim. Katıldığım her proje sonrası bu platformda daha fazla sorumluluk alabilmek, daha fazla emek verebilmek için elimden geleni yaptım. Tüm bu sürede edindiğim dostluklar, projelere yaptığım hazırlıklar, aldığım eğitimler, çocuklarla ve velileriyle birebir iletişim kurma fırsatı yakalayabilmem ve en önemlisi de yüzlerce farklı hayata şahit olma ve o hayatlara dokunabilme şansımın olması, hayatımın son iki yılında kendime katabildiğim en özel şeyler. Katabildiğim her güzel şey beni daha da güzelini yapmaya itti ve daha güzellerini yapmak için bu işe gönlümü tamamen verdim. Süreç boyunca sarf ettiğim tüm çabanın, tüm yorgunluğun bir çocuğun bana gözleri parlayarak baktığı ilk anda yok olup gitmesini keşke kelimelerle tarif edebilmenin bir yolu olsaydı. Gönüllülük benim için karşılıksız değil. Gönüllü olmanın en güzel yanı, yaptıklarının karşılığının sana özel olması. Bence, karşılığında aldığın sonucun seni ne kadar mutlu ettiği kadar gönüllüsün. Benim için gönüllü olmak, bir insanın gülümsemesi kadar; daha fazla gülümsemeye şahit olmak ise, şu an hayattaki en büyük amacım.”
(İstanbul, Türkiye)
Gönüllülük yoluyla Dünya’yı nasıl değiştiriyorsun?