Genel

“Eğitimime ara vermiştim ve çalışıyordum. Gittikçe monotonlaşan, madde çevresinde dönen ve samimiyetsizleşen dünya düzeninde kendi kimliğimi sorgulamaya başlamıştım. Beni rahatsız eden bu düzen içinde kendime, Neredeydim, ne yapıyordum?’ gibi sorular soruyordum. Kendim için, insanlık için ve memleketimiz için bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyordum. Bu sırada Bi’ Dünya Umut ailesi ile tanıştım. Oradaki insanların düşünceleri ve gayeleri kendime sormuş olduğum sorulara bir bir cevap olarak dönüyordu. Geleceğimize yön verecek olan kırsal kesimdeki çocuklarımız için bir şeyler yapmaya çalışmak beni daha da etkilemişti. O gün hayatımın dönüm noktalarından biri olan kararı vermiştim ve işi bırakıp ilk projem olan Kayseri Projesi’ne gidecektim. Proje öncesi çalışmalar, koşuşturmalar oluyordu fakat hiç yorulmuyordum. Bizleri bekleyen çocukları düşünüyordum. Uzun bir yolculuk sonrası yeni insanlar ile birlikte Kayseri il merkezinden kilometrelerce uzaklıktaki köy okuluna varmıştık. Bizleri ışıl ışıl gözleriyle bekleyen çocukları, köy ahalisini görünce almış olduğum karardan dolayı çok mutlu olmuştum. İstanbul’dan Kayseri’nin şirin bir köyüne gidip, orada beş gün boyunca okul içi iyileştirmeler, sınıf içi etkinlikler ve aileler ile birlikte vakit geçirme etkinlikleri gerçekleştirdik. Her şey samimi bir şekilde gerçekleşiyor ve en önemlisi de çocuklara dokunabiliyor, onlara umut olabiliyorduk. ‘R. abi’, diye peşimden koşuşlarını asla unutamam. Unutamayacağım başka bir şey daha var, o da bu memleketin gerçekten efendilerinin onlar olduklarını görmemdir. Onların ayaklarının türabı* olmalıyız diye düşündüm ve kendime bir söz verdim. Eğitimime devam edip Bi’ Dünya Umut’a inanmış insanlar ile birlikte nice köy okullarına giderek, nice çocuklara umut olmalıydık. Sırasıyla ekip içinde sorumluluklar alarak üç güzel projeye daha katıldım ve hissettiğim en güzel duyguları oralarda yaşadım. İnandığım doğruları ortaya çıkardım. Her gencin yapması gereken biraz fedakarlık, biraz gönüllülük… Bu, bizleri güneşli günlere götürmede en etkili formüldür diyebilirim ve inanıyorum ki umutlu gelecek çocuklar ile gelecek!”

*Ayağının türabı olmak (deyim) : Bir kimse, başka bir kimseye kul gibi bağlanıp onun her emrini yerine getirmek.

(İstanbul, Türkiye)

Gönüllülük yoluyla Dünya’yı nasıl değiştiriyorsun?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.