“Kendimi bildim bileli hep bir şeyleri sorgularım. Çok sevdiğim biri de ‘bir şeyi beğenmiyorsan onu değiştir ama şikayet etme’ demişti, öyle de yaptım. Birçok okul topluluğunda, derneklerde ve sosyal sorumluluk projelerinde büyük bir hazla gönüllülük yapıyorum. Yardım projeleri, huzurevleri ve onkoloji birimlerine çeşitli etkinlikler, ziyaretler; köy okullarında kütüphaneler, okul boyamalar gerçekleştirdik. Kadın dayanışma derneklerinde çeşitli eğitimler aldık. Daha farkında bile olmadığımız, dezavantajlı bireylerle güzel çalışmalar yaptık ve şunu öğrendim ki önemli olan gönüllülüğü kimle nerede yaptığın değil de yapmaya devam ediyor oluşundu. Benim gönüllülük hikayem de üniversitenin ilk günü Uludağ Toplum Gönüllüleri Topluluğu (UTOG) standına koşmamla başladı. Tam da kendimi ait hissettiğim yer olan Toplum Gönüllüleri Vakfı! UTOG ile buluşmam 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde etkinlik sorumlusu olmakla başladı. Kadınlara yapılan bilinçlendirmeler, eğitimler beni o kadar iyi hissettirdi ki nerede olursak olalım birlikte direnmemiz, mücadele etmemiz ve inanmamız gerektiğini hissettim. Hem de tüm o cinsiyetçi, toplumsal, kültürel dayatmalara rağmen kendim olarak ve kendimi duyarak…. Önemli olan da bu değil mi zaten? Gönüllülük ile sevmenin, bağ kurmanın bir dili olmadığını ve yolunda gittiğimiz toplumsal barışın biz gençlerin elinde olduğuna inanıyorum. Daha çok özgürlük için aklınızda, kalbinizde daima sevgi olması umuduyla. Gönüllü kalın.”
(Bursa, Türkiye)
Gönüllülük yoluyla Dünya’yı nasıl değiştiriyorsun?