Genel

Melike Şahin

“Tolstoy’un meşhur bir sözü var: ‘Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.’ Her şey bu cümle ile başladı, sonra sağ elim kalbimin üstüne yaklaştı ve yola koyuldum. Lisede Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV)’nda çalışırken minik kalplere dokunabilmeyi öğrendim, ilk işim onlarla mektup arkadaşlığı yapmaktı ama sonrasında sevinci, hüznü, acıyı ve mutluluğu sırasıyla tattım. Üniversiteye başladığımda ise sosyal sorumluluk projelerine daha ciddi zaman ayırmaya karar vermiştim çünkü bana insan olduğumu hatırlatıyordu. Darülaceze’ye ve Altınokta’ya gönüllü ziyaretçi olarak her hafta gidip insanlarla iletişim kuruyor ve onlara ilginç hikayeler anlatıyordum. Onlar için dış dünya olup onlara hikayeler anlatan, sürekli neşe dağıtan kişi oldum. Sonraki sene, okulumda bir kulüple birlikte zor koşullarda eğitim gören bir grup çocuk için gönüllü öğretmen oldum. Bir yıl boyunca her hafta çocuklara dersler verdim. Hayatına dokunduğum o çocukların yüzleri hala göz kapaklarımdadır. O özel çocuklara birey olma değerini kazandırdık, bu bizim için topluma en büyük yatırımdı. Sonraki sene sesli kütüphanede çalıştım. Birbirinden güzel romanlara, şiirlere ses oldum. Bir gün metrobüse binerken, yardım ettiğim görme engelli güzel bir insanın sesimi tanıyıp ‘Lütfen konuş, hikaye dinliyor gibi hissediyorum.’ deyişi hala kulaklarımdadır. Sonraki iki sene kulübüm 1002 ile köy okullarına kitaplık kurma işine girdik. Yirmi köy okulu, yüzlerce kitap, kalem ve mutlu yüzler… Kitaplarla başlayan mektup arkadaşlığı, sıkı bağlar… Şimdi dönüp arkama baktığımda kalbimin önündeki çöpleri süpürdüğümü görüyorum. Herkes kalbinin önündeki çöpleri temizlese; kendini kinden, nefretten, bencillikten uzaklaştırsa dünya cennet olmaz mı?”

(İstanbul, Türkiye)

Gönüllülük yoluyla Dünya’yı nasıl değiştiriyorsun?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.