Sercan
“Gönülülük ile tanışmam, üniversite zamanlarında öğrenci kulüplerinde görev almam ile başladı ama asıl aktif gönüllü olmam, işe girdikten sonra oldu. Yaşadığım kurumsal hayatta sadece bir şirkete hizmet etmek yerine; insanlara daha yakın ve daha samimi gelecek için bir şey yapmakla uğraşmak istemem, yüksek lisans tezimde Suriyeli mültecilerle çalışmam, sivil toplum örgütleriyle ilgili araştırma yapmam gibi durumlardan dolayı kurumsal hayata ‘dur deme’ zamanı geldiğini gördüm ve istifa ettim. Bu şekilde hayatım boyunca neden yapmadım diye düşündüğüm gönüllüğe girişimi gerçekleştirmiş oldum. Gönüllülükte önceliğim çocuklardı. Bu yüzden çocuklara yönelmek Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV)’nda gönüllülük eğitimi aldıktan sonra, ‘Doğa için ne yapabilirim ve bunu çocuklarla nasıl birleştiririm?’ derken TEMA’da ve ‘Artık gençler için ne yapabilirim?’ derken kendimi Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG)’nda buldum. Bu üç sivil toplum kuruluşu beni öyle bir harmanladı ki, özgüveni olmayan birisi olarak beni; kendine güvenen, toplum önünde konuşabilen, fikirlerini açıkça söyleyebilen ve içimdeki çocuğu ortaya çıkaran bir birey haline getirdi. Aslına bakarsanız hiç pişman değilim. Hatta bu durum TEMA gibi bir STK’de çalışmamı sağladı. Gönüllülük ve çalışan arasındaki ince çizgiyi daha net şekilde görmemi sağladı ama bu çizginin en güzel tarafının gönüllülük olduğunu söylemeden geçmeyeceğim. Hiçbir STK gönüllü olmadan ilerleyemez. Bu yüzden çalışanların gönüllülük konusunda iyi eğitilmesi gerekiyor. Bunun yanında sadece STK değil; aktivist girişimleri olan toplum, doğa, çocuk, aile ve insan haklarını savunan birçok toplulukta gönüllü olarak yer almaktayım. Belki şu anda kurumsal hayata tekrar dönmek zorunda kaldım. Geçim sıkıntıları bilirsiniz. Ama asla bir işkolik olmadım. İş, hayatımızın bir yerinde olur ama insanlık ve insanlığa hizmet her yerinde olmalı. Ben bir gönüllü olarak kendimi tanımlarken, size yeni bulduğum kavramı da iletmek isterim. Hepimiz bu dünyada yaşıyoruz. Her şeyi bir kenara bırakıp biraz kendimize bakmalıyız, herkesin mutlu olacağı bir dünya belki çok zor ama en azından etrafınızdaki insanları mutlu edebiliyorsanız, yardıma ihtiyacı olana ulaşabiliyorsanız, önce kendinize gönüllüyseniz. UMUT her zaman vardır. Güzel bir dünya için gönüllülük olgusunu devam ettirmek dileğiyle… Gönüllülük ile kazandığım unvanlar mentor, eğitmen, abi, amca, dayı, tema abi, TEGV abisi diye gidiyor… Ama gerçekten unvanlara gerek yok. İçinizdeki insan ‘işte burada’ diyorsa asıl gönüllü odur.”
(İstanbul, Türkiye)
Gönüllülük yoluyla Dünya’yı nasıl değiştiriyorsun?