Oğuzhan Yıldırım
“Benim hikayem, hayallerimle başladı. Lise yıllarında yatılı okul sohbetlerini yaşayanlar bilir, yıllar geçse bile insanın ruhunda bu sohbetler yaşamaya devam eder. Bir sohbet esnasında üniversite hayatımıza dair konuşurken hayallerimi ilk kez o gün dile getirmiştim; projelerle uğraştığım, etkinlere katıldığım, yeni yerler keşfettiğim hayatımda bir kez yaşayacağım yılları doyasıya yaşama isteğim vardı. Üniversiteyi benden önce kazanan bir arkadaşım sayesinde sosyal sorumluluk projeleri üzerine çalışan Anadolu Üniversitesi Gönüllü Toplumsal Hizmetler Kulübü ile tanıştım. Soma’da madenci köyünde ana sınıfı kurma çalışmalarıyla başlayan gönüllülük maceram, ülkenin dört bir yanında kütüphaneler kurup ana sınıfları düzenlediğim, sokakta yaşayan minik dostlarımızla beraber olduğum, nicesini bu satırlara sığdıramadığım etkinlikler ve maceralarla devam etti. Bu etkinlikler sayesinde ülkenin her köşesini hem gezip hem de oralara iz bırakma şansım oldu. Hemen hemen bütün sorumlulukları aldığım toplulukta planlama, organizasyon, gönüllü yönetimine dair kazanımlar elde ettim. Proje ortağımız Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı (LÖSEV) ile saha gönüllüsü olarak çalışma şansını yakaladım. Sorumluluk bilincini kazanmamda etkili olan görevim sayesinde insanlarla rahat iletişim kurmaya başladım. Üniversite hayatımın son yıllarında tanıştığım Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Gençlik Merkezi ile başta yerel projeler olmak üzere ulusal ve uluslararası projelerde çalışma fırsatı yakaladım. Bu projelerde gönüllü ekibi koordinasyonu, sosyal medya yönetimi, yerel yönetim tanıtımı ve yerel yönetimde gönüllülük üzerine çalışmayı deneyimledim. Proje içerikleri birçok farklı konuda oldu: Kimi zaman kırsalda yapılan tarımın değerini anlattık, kimi zaman üniversiteyi yeni kazanmış bir arkadaşımızın şehre uyum sağlaması için çalıştık ve her zaman kadına yönelik şiddetin olmaması için sesimizi yükselttik. Daha öncesinde sivil toplum, Ulusal Ajans ve özel kurumlardan almış olduğum proje yazımı ve yönetimi eğitimleri sayesinde Eskişehir Büyükşehir Gençlik Merkezi’yle ilk Avrupa Birliği projemi “Sağlıklı Yaşam” üzerine yazma deneyimini yaşadım. Kurumun bağlı olduğu Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sanat Meslek Eğitim Kursları (ESMEK) biriminde belli yaş gruplarına satranç ve voleybol için gönüllü eğitmenlik yaptım. Profesyonel iş hayatıma yine ilk adımı bu kurumda attım. Şu anda gençlik çalışanı olarak sosyal medya ve sahada yaptığımız çalışmalarda görev alıyor, aynı zamanda belli yaş gruplarına satranç eğitimi veriyorum. Sivil Toplum Kuruluşları (STK) faaliyetlerine devam ederken hem yerelde hem ülke genelinde o kadar çok insanla tanıştım ki birçok konuda deneyimlerini anlatanlar, yol gösterenler sayesinde fikir dünyam genişledi. Gönüllülük yapmanın en keyifli kısmı, yeni tecrübeler edinmek ve projelerden edindiğim bilgileri başkalarına anlatmak. Bunlar da yanıma kalan en büyük miras oldu. Düşüncelerimde şunu hep kendime fısıldarım: ‘Yapacak fırsatım olmadı demek yerine kendi fırsatımı yaratmak adına çalıştım.’ demeliyiz. Kısaca fırsatlar sizi bulmaz, sizin onlara koşmanız gerekir ve en güzel fırsatlar böyle yakalanır. Geleceğe dair umudumuzu karamsarlığın sardığı bu koronavirüs günlerini en kısa sürede atlatıp hep birlikte huzur ve mutluluk içinde yaşamak dileğiyle… Sözlerimi, ne zaman umutsuzluğa düşsem elimden tutup kaldıran Nazım’ın o umut dolu dizeleriyle bitirmek istiyorum: ‘Çocuklar inanın inanın çocuklar/ Güzel günler göreceğiz güneşli günler.'”
(Eskişehir, Türkiye)
Gönüllülük yoluyla Dünya’yı nasıl değiştiriyorsun?