Uncategorized

Neslihan Çeçen

”Gönüllülük, daha ne olduğunu kavrayamadığım yaşlardan itibaren hayatımın bir parçasıydı. İlk ve ortaokulu İstanbul’un şark bölgesi sayılan bir ilçede tamamladım. Burada öğretmenimiz bir gün bize, okul sonrası sorumluluk almak isteyen olur mu diye sorunca, çok heyecanlanıp  gönüllü bir grubun parçası olmuştum. Gönüllü grubumuz ile çevre temasına odaklanmıştık. Okulumuz ve evlerimizin olduğu sokakları nasıl daha iyi hale getiririz konusu üzerine o yaşlarda. kafa yoruyorduk Belki çevreye o zaman pek bir etkimiz olmadı ama çevre kavramının bizim üzerimizde uzun yıllar sürecek büyük bir etkisi oldu. Lise hayatımda okul kulüplerinde aktif olarak yer alıp, kendim ve topluluğum için bir şeyler yapıyordum. O dönemlerde daha çok kültür ve edebiyat etkinlikleri üzerine çalışmalarda yer almıştım. Fakat bu süreçlerin hiçbirinde sivil toplum bilinci ve gönüllülük kavramına hakim değildim. Üniversiteye başladığımda ilk defa okul kulüpleri sayesinde tanıştığım insanlardan gönüllülük kavramını duymuştum. Okulumuzda Sosyal Sorumluluk dersi olarak iki dönem aldığım ders sayesinde TEGV (Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı)’de yaklaşık 1 yıl boyunca ilk öğretim seviyesinde çocuklarla Türkçe – Matematik gibi okul derslerine yardımcı oldum, hem de yaratıcı drama aktiviteleriyle kişisel gelişimlerine katkı sağlamaya çalıştım. Bunlardan sonra, gönüllü olarak yurtdışında bir yıl kalabileceğimi öğrendiğim zaman, hem şok hem de kocaman bir sevinç yaşadım. Benim gibi dezavantajlı arka plana sahip gençlerin ancak rüyasında görebileceğine inandığım bir gelişmeydi bu gönüllülük programı. O zamanlar Avrupa Gönüllü Hizmeti olarak adlandırılan program ile Slovenya’da 2012 Kültür Başkenti Maribor’da EPEKA Slovenya Derneği ile çeşitli etkinlikler yapmak için evden ayrıldım. Yaptığım etkinliklerin temelinde sanat ve kültür çalışmaları vardı. Bu doğrultuda bir yıl boyunca çeşitli sergi açılışları organize ettim, konserler düzenlenmesinde destek oldum, Erasmus öğrencileri için haftada iki kez parti organizasyonu ve bir kez günübirlik turlar düzenleyen ESN Maribor ekibinde yer aldım. Benim için rüya gibi bir yıldı. Hem kişisel becerilerimi geliştirip akıcı bir seviyede yabancı dil konuşma becerimi geliştirdim hem de şuanki işim haline gelen proje yöneticiliğini ve proje yazmayı öğrendim. Slovenya’dan eve döndüğümde artık bambaşka bir insana dönüşmüştüm ve ne olursa olsun sivil toplum alanında kalmak istediğime karar verdim. Zaten okuduğum bölüm olan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü de bu alanda kalmamı kolaylaştırdı. Bir yandan okula devam ederken, bir yandan da Türkiye’de ve Avrupa’da gerçekleşen çeşitli etkinliklerde gönüllülük ve aktif vatandaşlık konularını daha derinlemesine öğrendim ve hayatımın her alanına adapte ettim. Serbest zamanla olarak bir yandan farklı kurum ve kuruluşlar ile proje gerçekleştirirken, bir yandan da çevremdeki gençlerle birlikte Katılımcı Gençlik Derneği’ni 2015 yılında kurdum. Dernek dezavantajlı gençlik gruplarının ( LGBTI+, genç kadın, göçmen, mülteci, engelli, vb.) haklarını kendileri savunabilsinler diye çeşitli platformlarda ortak işler gerçekleştirerek onları bu projelere direkt katılımcı olarak dahil etmeye odaklandı. Katılımcı Gençlik Derneği’nde 2015 – 2020 yılları arasında 250’den fazla Türkiyeli gencin bir Avrupa fırsatı yakalamasına yardımcı olduk. Aynı zamanda bir o kadar Avrupalı gencin de Türkiye’ye gelip bizleri tanımasına ve kültürümüz hakkında fikir sahibi olmasına özen gösterdik. Gönüllülük fırsatları sayesinde Avrupa’da görmediğim ülke kalmadı, ve bir çok farklı şehrinde yaşama, gönüllü faaliyetlerde bulunma şansı elde ettim. Bugün ise Londra’da sivil toplum kuruluşlarına danışmanlık etmek üzere bir girişimi gerçekleştirmek üzere kolları sıvadım. Bugün geldiğim noktada gönüllü hikayemin etkisi çok büyük ve hatta temel taşlarından biri. Gönüllülüğü bir yaşam biçimi haline getirmek, kendiniz için yapacağınız en iyi şeylerden biri olacaktır. 

(İstanbul, Türkiye)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.