Uncategorized

Elif Özge Kuyumcu

“Benim gönüllülük hikayem, üniversite okumak amacıyla 2012 yılında İstanbul’a taşınmamla başladı. İstanbul’a taşındıktan sonra ilk önce YGA isimli oluşumdan haberdar oldum. 2013 yılında bu oluşumun Liderlik Okulu projesi kapsamında kısa bir süre gönüllü olarak yer aldım ve sivil toplum alanında farkındalık yaratmak adına neler yapılabileceği üzerine çeşitli atölyeler gerçekleştirdik. Daha sonra Genç Birikim Derneği tarafından 2014 yılında İstanbul’da düzenlenen Sağlık Okuryazarlığı Eğitimine katıldım. Bu eğitim kapsamında da gerek atölye çalışmaları gerekse saha çalışmaları gerçekleştirerek hem katılımcıların hem de katılımcıların sahada temas ettiği bireylerin sağlık okuryazarlığı konusunda farkındalığını arttırmaya yönelik birçok faaliyet gerçekleştirdik. 2015 yılında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Ofisinin başlıca çalışma alanlarından olan kadın hakları konusunda farkındalık sağlamayı hedefleyen saha çalışmalarında gönüllü olarak yer aldım. Okulumdan mezun olduktan sonra 2018 yılında Aydın’a yerleştim ve avukatlık stajıma başladım. Staj sürecimle birlikte gönüllülük faaliyetlerim daha mesleki hale büründü. Aydın Barosu İnsan Hakları Komisyonunda iki yıl boyunca Genel Sekreter olarak görev yaptım. Bunun haricinde Aydın Barosu Çevre Komisyonunda da üye olarak yer aldım. Komisyon olarak gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerin bir kısmı bireylerin ilgili konularda eğitimine, bir kısmı ise hukuki anlamda desteklenmelerine yönelikti. Aydın Barosu İnsan Hakları Komisyonu olarak 10 Aralık İnsan Hakları Gününde, birçok eğitim kurumuna, ceza infaz kurumlarına ve sair kurumlara insan haklarının tarihsel gelişim sürecine, kapsamına, önemine ve ihlali halinde başvurulabilecek yollara ilişkin eğitim çalışmaları gerçekleştirdik. Aynı komisyonumuzun faaliyetleri kapsamda çalışma hakları ihlal edilen ve hak arayışındaki işçi gruplarına ziyaretlerde bulunarak hukuki anlamda destek olmaya çalıştık. Aydın Barosu Çevre Komisyonu kapsamında ise, özellikle 2018 yılında, Kızılcaköy’de inşası planlanan ve çevresel etkiler bakımından oldukça zararlı sonuçlar doğuracak jeotermal enerji santraline karşı köy halkının hukuk mücadelesinde elimizden gelen desteği vermeye çalıştık. Komisyon faaliyetleri haricinde 2021 yılı Aralık ayında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Ofisi tarafından verilen Mülteci Hukuku ve Uluslararası Koruma Eğitimine katılarak çeşitli sıfatlarla uluslararası koruma statüsüne sahip veyahut bu statüye ihtiyaç duyabilecek bireyler için hukuki anlamda sağlanabilecek destekler üzerine daha detaylı ve profesyonel bir eğitim aldım. Tüm bu gönüllülük faaliyetleri içerisinde yer alarak, ilgili oldukları konular hakkında daha detaylı ve güncel bilgiler edinmenin yanı sıra, konunun uzmanlarıyla, gönüllüleriyle ve meraklılarıyla tanışma fırsatım oldu. Bu tanışıklıklar ve çalışmalar sayesinde farkındalık kazanarak hem mesleki hem sosyal hem kişisel anlamda çok önemli bir vizyon kazandığımı hissediyorum. Mesleki anlamda, işimin doğası gereği birçok dezavantajlı grup mensubu bireylerle bir araya geliyor ve çalışıyorum. Bu türden dosyalarda özellikle olay mağduruna, şüphelisine/sanığına nasıl yaklaşılması, tüm vakanın nasıl değerlendirilmesi gerektiği, olayın toplumsal ve medyatik boyutunun yönetimi hususlarında, katılmış olduğum gönüllülük çalışmalarında kazandığım çeşitli hassasiyetler, farkındalıklar ve alınabilecek aksiyonlara ilişkin pratikler sayesinde mesleğimin gereğini çok daha sağlıklı ve bilinçli şekilde yerine getirebildiğimi düşünüyorum. Sosyal anlamda ise, halihazırda içerisinde bulunduğum sosyal çevrelerimde gönüllülük kapsamında sair çalışmalarda yer almış veya bu gibi çalışmalarda yer alma fırsatı bulamamış ancak ilgili olan arkadaşlarım ile bir araya geliyor ve belli konularda neler yapabileceğimiz üzerine verimli buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Bu sayede toplumsal bilincin gelişerek daha koordine ve organize şekilde hareket edilmesinin somut ve verimli sonuçlarını bizzat görme fırsatımız oluyor. Kişisel bağlamda gönüllülük çalışmalarında yer almanın en büyük katkısının, kişiyi benmerkezci yaklaşımdan uzaklaştırarak çevresine karşı daha duyarlı, bilinçli ve cesur bir birey haline getirmesi olduğunu düşünüyorum. Tüm bu gönüllülük çalışmaları, ilgili sahalarda ihtiyacımız olanın üstün yeteneklerle donatılmış bir kurtarıcı değil, yalnızca duyarlı, bilinçli ve cesur gönüllüler olduğunu anlamamızı sağlıyor. Gönüllüler olarak hafife alınmayacak ölçüde bir etki yaratabilme potansiyelimizin olduğunu bilmek ve bu potansiyele güvenmek toplumsal sorunlar karşısında bireyi çaresizlik duygusundan sıyırarak daha özgüvenli hale getiriyor. Bu da şüphesiz kişisel gelişim bağlamında benim için oldukça önemli bir kazanım oldu. Tüm bu anlattığım deneyimleri birlikte düşündüğümde; bir araya geldiğim insanlar, birlikte keşfettiklerimiz ve öğrendiklerimiz, beyin fırtınalarımız, gerektiğinde sahada çalışarak daha görünür hale gelmemiz, somut sonuçlar elde etmemiz… Tüm o emek ve zaman o kadar dönüştürücü ve iyileştirici bir enerjiye sahip ki! Bu enerjiyi bir kez olsun hissetmiş bir gönüllünün hayatına aynı kişi olarak devam edebileceğine veya gönüllülükten tamamiyle kopabileceğine inanmıyorum. Umarım erişebildiğimiz herkese bir şekilde bunu hissettirebiliriz, bunu başardıktan sonra eminim ki hem bireysel hem toplumsal anlamda daha mutlu ve güçlü olacağız.”

(Aydın, Türkiye)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.