Emre Erduran
”Her şeyi yaşayarak öğrendim. Devlet koruması altında yetişen, hiç çevresi olmayan, iki lafı
bir araya getiremeyen, toplum içinde konuşamayan bir insandım. Ta ki ben lise birinci
sınıfta iken Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı gençlere yönelik gezi, kamp, eğitim gibi pek
çok faaliyetler düzenleyen Düzce Gençlik Merkezi okulumuzda seminer düzenleyene
kadar. Bu seminere ben de katılıştım. Gençlik Merkezi İstanbul’a bir gezi düzenledi. Bu geziye Adana, Kırşehir, Düzce grupları katılıyordu; ben de gittim. Baktım herkes muhabbet sohbet içinde,
fotoğraf falan çekiliyorlar. ‘Benim buradakilerden ne eksiğim var?’ dedim. Ben de her
fotoğrafa girerek sohbet ederek orada tanındım. Düzce’ye döndüğümüzde Gençlik
Merkezi’nde tiyatro kursuna katılıp tiyatro eğitimi aldım. Düşünün, bir zamanlar topluluk
karşısında konuşamayan dili dolanan ben bir tiyatro gösterisinde yer aldım ve başardım.
Artık bir topluluk karşısında konuşabiliyordum. Bir yerden, belediyelerde bulunan Kent
Konseyleri çatısı altında bulunan gençlere yönelik pek çok proje ve etkinlik gerçekleştiren
Gençlik Meclisi adında bir oluşum olduğunu duydum ve onların toplantılarına katıldım. İl
dışında onları temsilen gençlerin kapasitelerinin arttırılması, karar alma mekanizmalarına
dahil edilmesi, yerel ve ulusal gençlik politikalarında gençlerin yapabilir kılınması için
çalışmalar yapan fakat uzun bir süre önce tamamen faaliyetlerine son veren Ulusal
Gençlik Parlamentosu Genel Kurul toplantısına katıldım. Orada devlet koruması altında
yetişen bir grup gönlü güzel insanın kurduğu, Hayat Sende Derneği’ni tanıdım ve sağ
olsunlar beni aralarına aldılar. Gittiğim toplantılarda hep en küçükleri ben oldum ve şunu
gözlemledim. Üniversite hayali olmayan ben, üniversite hayali kurmaya başladım. Nasıl
mı? Toplantılarda en küçük hep ben oldum. Katılanların hemen hepsi ya üniversite
okuyordu ya da üniversite mezunuydu. Hiçbir toplantıda hiçbir şekilde ‘Sen küçüksün!’
deyip beni dışlamadılar. Toplantıya katılanlar kendi aralarında ‘Hangi üniversitede, hangi
bölümde okuyorsun?’ diye konuşuyorlardı. Düşündüm, uzun yıllar gençlik üzerine çalışmalar yapan kurumlarda yer almak istiyordum ve kendi kendime dedim ki “Emre,
üniversite okumalısın.” Üniversite tercihimde Edirne’yi yazmak aklımın ucundan bile
geçmezdi, ta ki bir arkadaşım (hikayemi okuduğunda o kendini bilir. ) ‘Edirne’yi de yaz.’
diyene kadar. Tabii Edirne’de de boş durmadım, yalnız başıma geldiğim bu şehirde Türk
Kızılay Kan Merkezine giderek gönüllü olarak insanları kan bağışına yönlendirmek
istediğimi belirttim ve gönüllü oldum. Kalp rahatsızlığımdan dolayı kan veremediğim için
ikna ettiğim kişiler kan verdikçe ben kan veriyor gibi mutlu oluyordum. Günler geçtikçe
daha çok kişinin kan vermesi gerektiğini düşünmeye başladım. Kan Merkezi Gönüllüleri
isminde bir grup kurdum. Ekip arkadaşlarımız ile artık pek çok kişiyi kan vermeye
yönlendirdikçe kurtarılmasına öncülük ettiğimiz hayatları düşünüyor ve daha mutlu
oluyorduk. Günler haftaları haftalar ayları kovaladı. Sonra eski adı ile Türk Kızılay Gençlik
Kolları, yeni adı ile Genç Kızılay olan Türk Kızılay şubeleri çatısı altında yer alan bir oluşum
duydum. Hemen araştırmaya koyuldum. Türk Kızılay Edirne Şube Başkanlığına giderek bu
oluşumu şube çatısı altında kurma istediğimi ilettim. Talebim olumlu karşılandı ve orada
başkan oldum. Tabii başkan oldum fakat benim bir yönetim kuruluna ihtiyacım vardı.
Hemen daha önce kurduğum Türk Kızılay Kan Merkezi gönüllü grubundaki arkadaşlarımı
arayarak durumu anlattım ve şubede toplantı yapacağımız tarihi ve saati ilettim. Tabii bu
toplantıya kimse katılmadı. Üzüldüm fakat pes etmedim. Zamanla yönetim ekibi ve
gönüllü grubu oluştu. Ekip arkadaşlarımız ile toplum yararına pek çok etkinlikler ve
eğitimler düzenledik. Yeri geldi bir çocuğun güzünde gülümseme olduk yeri geldi ihtiyaç
sahibi ailelerin üzüntülerine ortak olduk. Zaman hızla akıp geçiyor ve kendimi farklı
alanlarda da geliştirme isteği gelmeye başlıyordu. 2016 yılında başkanlığı bırakarak bir
süre gönüllü faaliyetlere ara verdim. Aranın ardından bağımlılıkların tümü ile mücadele
eden Yeşilay ekibine dahil oldum; insanların bağımlılıktan uzak bir yaşam sürmeleri
konusunda ekip arkadaşlarımız ile çalışmalar yaptık. Lösemi tedavisi gören çocukların yüzlerinde gülümse oluşturmak için hepimizin bildiği Löseve gönüllü oldum, ekip
arkadaşlarımız ile hastane ziyaretleri yaparak toplum yararına faaliyetler yapmaya
çalışıyorduk. Bunları yaparken farklı gruplar sayesinde edindiğim arkadaşlar ile kendimi
otostop çekerek, bir ilden başka bir ile seyahat ederken, kamp kurup doğanın verdiği
huzuru alırken buldum. Edirne’den yola çıkarak başta güneydoğu bölgesi olmak üzere pek
çok yere seyahat ettim. Gönüllü olarak Habitat Derneğinde Finansal Bilinç Programı adı
altında, pek çok gence finansal bilinç üzerine eğitimler verdim ve vermeye devam
ediyorum. Zaman hızla akıp geçiyor. Ben 2021 yılında tekrar yeni adı ile Genç Kızılay
Edirne İl Başkanlığı görevini üstlendim. Bu sefer geldiğimde burayı gençlerin daha çok ön planda olduğu, gönüllülüğe daha çok önem veren ve daha profesyonel hale gelmiş bir yer olarak buldum. Başta Genel Merkezimiz olmak üzere Türk Kızılay Edirne Şubemizden ve gönüllülerimizden aldığımız destekler ile ekip arkadaşlarımız ile birlikte toplum yararına, gönüllü olarak etkinlikler, projeler düzenliyor; Kızılaycılığı genç kardeşlerimize aşılamaya çalışıyoruz. Kızılaycılık demişken, sizler bir gece ansızın evlere giderek karşınıza çıkan farklı simalara uzattığınız yardım elinin verdiği
mutluluğu bilir misiniz ? Ya da bir gün bir okulda çocuklar gibi oynayarak, boyama
yaparak çocukların yüzünde oluşturduğunuz gülümsemenin verdiğini mutluluğu ? Peki ya
Kızılay aş evinde pişen yemeklerden bir teyzemize amcamıza verdiğinizde onların
yüzlerindeki gülümse ile mutlu olmayı ? İşte bu ve bunlar gibi pek çok etkinlik ve projeler
yapmak için gecesini gündüzüne katmış, hayatından fedakârlıklar yapan bir aile içinde
yer alıyorum. Bir gün Edirne’ye yolunuz düşerse bu aile ile tanışmaya beklerim. İyi ki Genç
Kızılay Ailesinin bir parçası olmuşum. İşte böyle bir aile ile proje ve etkinlik yaparak
insanların hayatlarına dokunmaya çalışıyoruz. 2022 Mayıs Ayında yapılan Türk Kızılay
Edirne Şubesi Genel Kurulunda Şube yönetimine seçilenler arasında bende yer alıyorum.
Uzun yıllar çatısı altında gönüllü olarak çalıştığım yerde bu görevi üstlenmek ayrı bir mutluluk. Tabii bunları yaparken bir yandan da yukarıda bahsettiğim devlet koruması
altında yetişen gençlere hukuki ve psikososyal danışmanlık hattının olduğu, daha önce
başta sosyal duvarları yıkalım projesi gibi pek çok proje tamamlayan Hayat Sende
Derneğinde, Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapıyorum. Ayrıca ekip arkadaşlarımızla
da devlet koruması altında yetişen gençlere yönelik çalışmalar yapıyoruz. Kendimi
geliştirmek için sivil toplumda örnek aldığım insanlar arasında olan Abdullah OSKAY
abimin de yer aldığı gönüllü okulunda gönüllülük ve sivil toplum yönetimi üzerine bir süre
eğitim alarak heybeme pek çok şey kattım. Hayatın kendisi bir okul, umarım bu okulda
başarılı oluruz. Bunların dışında Trakya Üniversitesinde memur olarak çalışmaktayım. İş
hayatımın da bana önemli bir katkısı: Üniversitemiz içinde gönüllü kişilerden oluşan afete
yönelik ilk yardım , afet müdahale gibi pek çok eğitim alarak afete hazırlık çalışması
yaptığımız Arama Kurtarma Grubuna katılmak oldu. Benim hikayem burada bitiyor ama
ben hiçbir zaman pes etmedim ve pes etmeyeceğim. Sizler de pes etmeyin; gerek iş
hayatı gerek özel hayat gerek ise sivil toplumda karşımıza pek çok engel çıkacak, önemli
olan bu engeller ile başa çıkabilmek.”
(Edirne, Türkiye)
Gönüllülük yoluyla Dünya’yı nasıl değiştiriyorsun?