Ece Pirli
”Merhabalar, ben Ece Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 4. sınıf İngilizce işletme okuyorum. Aynı zamanda AIESEC İstanbul’da Pazarlama Departmanı Koordinatörlüğünü yürütmekteyim. AIESEC ile gönüllülük maceram 2019 yılında başladı. Karşıma çıkan bir “Yurt dışında gönüllü ol!” sosyal medya bildirisi aracılığıyla kayıt bıraktım. İnternet sayfasında Birleşmiş Milletlerin belirlediği 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı doğrultusunda projeler yaptıklarını fark ettim ve daha çok ilgimi çekmeye başladı yurt dışında gönüllü olmak fikri. Kayıt bıraktıktan sonra beni bu kadar hızlı bir sürecin beklediğini farkında değildim. Menajerim taraflı iletilen projelerden Ukrayna projesi en çok ilgimi çeken olmuştu. Projeye başvurduktan sonra geriye kalan tek şey uçak bileti, seyahat sağlık sigortası vb. gibi lojistik kısmı halletmekti. Ocak ayında projeye ilk başladığımda çok heyecanlı olduğum kadar gergindim de. Çünkü hem ilk yurt dışı tecrübem olacaktı hem de hiç tanımadığım birçok insanla birlikte çalışacaktım. Proje tanımıma göre “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları 4: Nitelikli Eğitim” kapsamında Ukrayna’nın bir kasabasında okulda öğrencilere belirli derslerde İngilizce eğitimi verecektim. Sonrasında farklı bir şeye karar verene kadar. Kaldığım ailede toplamda 12 tane çocukları vardır ve 1 öz kızları dışında diğer çocukları evlat edinmişlerdi. Anne ile babaları daha öncesinde yetimhanede çalıştıkları için çocuklarla araları çok iyidi ve emekli olduktan sonra böyle bir karar almışlardı. Ukrayna’daki aileme çok kısa bir sürede alıştım ve üçüncü günün sonunda okulda eğitim vermek yerine yalnızca evdeki çocuklara İngilizce eğitim vermeme karar verdik. Bunu AIESEC’in hem Ukrayna hem Türkiye tarafı ile de konuştuk ve olabileceğine karar verdik. Çocuklar okuldan geldikten ve yemeklerini yedikten sonra İngilizce eğitim vermek benim için çok keyifliydi. Her gün farklı bir konuyu pekiştirmek için yeni oyunlar yaratıyor hem eğlenip hem öğreniyorduk. Öğrendiklerini pekiştirmelerine yardımcı olmak için Kiril alfabesi ile yazmaya bile başlamıştım. Ben İngilizce öğretirken çocuklar da bana Ukraynaca öğretiyordu. Yeri geldiğinde bireysel çalıştık daha iyi öğrenmeler için yeri geldiğinde hep birlikte çalıştık. Film geceleri yaptık, birlikte tüm yemekleri ve tatlıları yaptık, kilisede ayinine katıldım, birlikte çeşitli yerleri gezdik. Kısa sürede buradaki aileme çok fazla bağlanmıştım. Ben önyargılarımı bir kenara bırakmayı öğrenirken aynı zamanda onların da Türkiye hakkındaki önyargılarını kırmıştım. Daha sonrasında projemin üçüncü haftasında Global Village adı verilen bir kültürler arası panayıra katılmak için Lviv’in şehir merkezine gittim. Ailemden bir kaç günlüğüne ayrılmak bile benim için zor olmuştu. Ülkeler Panayır’ı etkinliğinde pek çok farklı ülkeden ortak bir gönüllülük projesi ile bir araya gelmiş benim gibi gençler ile tanıştım. Sadece bir kaç saat içerisinde tanıştığım arkadaşlarımla ani bir planla iki günlük kayak tatiline gittim. Kaldığım ailenin yanına geri döndüğümde bana doğum günü sürprizi yapmışlardı, yöresel Ukrayna kıyafeti almışlardı. Bı proje süresi boyunca en hızlı fark ettiğim şey bir yere ait hissetmek için günlere haftalara aylara ihtiyacımız yok oluşuydu. Projem bittikten sonra iki gün daha vaktim vardı uçuşum için ve by süreyi Lviv’de bir hostelde geçirmeye karar verdim. Aynı projede ama farklı konumlarda olduğumuz Mısırlı arkadaşlarım ile aynı hostelde denk gelmiştik. Sadece iki günde birlikte pek çok yeni macera yaşamış ve çok yakın arkadaşlar olmuştuk. Daha öncesinde Mısır’a karşı önyargılarım çok fazlaydı çünkü bilgi eksikliğim vardı. Lviv’de tanıştığım Mısırlı arkadaşlarımla birlikte Mısır hakkında o kadar çok fikir sahibi olmuştum ki yeniden bir AIESEC projesi ile Mısır’a gitme planları yapmaya başladım. Türkiye’ye döndüğümde çok farklı bir Ece olduğumun farkındaydım. Artık yeni insanlarla tanışmaktan çekinmiyor ve bilgi sahibi olmadığım konularda önyargılarımı susturmayı başarıyordum. AIESEC projesi sayesinde hem yeni bir aile kazanmış hem de pek çok arkadaş edinmiş oldum. Konfor alanımın dışına çıkmanın bana neler kazandırdığını bir kez gördükten sonra bunu tek seferlik yapıp bırakmaya niyetim yoktu. Döndükten sonra pandemi süreci başlamıştı ancak bu süreç bittikten sonra AIESEC Üyesi olmak adına başvuruda bulundum ve gerekli aşamaları geçtikten sonra üye oldum. Şu anda iki yıldan fazladır AIESEC Üyesiyim ve benim hayatıma etki edildiği gibi ben de başkalarının hayatlarına etki etmek için burada olduğum her gün daha fazla çabalıyorum.”
(İstanbul Türkiye)